Karbonhidrat Tüketimi ve Doğru Beslenme ve Düşük Karbonhidratlı Beslenme konusunda önemli bilgiler
Sağlıklı yaşamın en önemli ve ilk koşulu şüphesiz doğu bir beslenmedir. Beslenme konusunda çok farklı tezler ve yöntemler bulunmaktadır.
Uzmanlar bu konuda sürekli farklı görüşler ortaya koymaktadır. Çok faydalı olarak bildiğimiz bazı şeylerin bir zaman sonra zararlı olarak ilan edildiğine mutlaka sizler de şahit olmuşsunuzdur.
Bu nedenle önemli kılavuzun her konuda denge olduğunu ve hiç bir konuda aşırıya gidilmemesi gerektiğini asla unutmamalıyız.
Sağlıklı bir hayat yaşamak için dengeli ve sağlıklı beslenmenin önemini elbette ki bilmeyen yoktur. Ancak sağlıklı beslenme denildiğinde akla sadece tek bir yöntem gelmemelidir. Sağlık açısından farklı yararları olan farklı beslenme şekilleri bulunur. Bunlardan birisi de düşük karbonhidratlı beslenme olmaktadır. Özellikle ketojenik diyeti denemek isteyen ancak çok katı olduğu için cesaret edemeyenler için en iyi alternatiftir.
Düşük Karbonhidratlı Beslenme Ne Demektir?
Bu beslenme tarzının temeli gerekli olan kalori ihtiyacının büyük bir kısmının yağdan karşılanmasıdır. Günlük olarak alınması gereken karbonhidrat miktarı ise kiloya göre değişiklik göstermekle birlikte en fazla 100 gramdır.
Arkasında bilimsel kanıtlar bulunan bu beslenme tarzında ki en büyük fark ise sıkı kuralları bulunmamasıdır. Günlük olarak tüketmeniz gereken kalori miktarına ve makro besinlere dikkat ederek, istediğiniz bütün besinleri tüketebilirsiniz.
Neden Düşük Karbonhidratlı Beslenmeliyiz?
Düşük karbonhidratlı beslenme sıklıkla tavsiye edilmesinin sebebi, bilimsel olarak kanıtlanmış faydalarının bulunmasıdır.
Nörolojik Hastalıkların Tedavisine Yardımcı Olur
Bu beslenme tarzının neden nörolojik hastalar için faydalı olduğunu anlatabilmek için beyinin enerji kaynaklarından bahsetmekte yarar var. Beyin enerji kaynağı olarak glikoz ve keton cisimleri kullanır.
Eğer vücutta yeteri kadar glikoz varsa o zaman ilk yakıt olarak bunu tercih eder. Ancak vücutta glikoz azaldığında beyin keton cisimlerini tercih etmektedir.
Glikoz beyin kan bariyerini geçebilmek için insülin hormonuna ihtiyaç duymaktadır. Ancak keton cisimler de tek başına bu bariyeri aşarak beyinin ihtiyacı olan enerjiyi sağlamaktadır.
Alzheimer gibi hastalıklarda ise beyin insülin girişini azaltıyor. Bu sorunun üstesinden gelmek için de keton cisimler imdada koşuyor.Keton cisimlerin beyin için bir diğer faydası ise beyindeki iletileri dengede tutabilmesidir.
Keton cisimlerin oluşması için ise düşük karbonhidratlı beslenme gerekmektedir. Bu sayede beyin enerji için yağ yakımından doğan keton cisimleri kullanacaktır.
Beynin keton cisimleri kullanması sayesinde parkinson ve alzsheimer gibi hastalıkların ilerlemesinin durdurulmasına yardımcı olmaktadır. Yapılan birçok araştırma karbonhidrattan fakir beslenmenin bu hastalıkların tedavisini büyük ölçüde desteklediğini göstermektedir.
Düşük karbonhidratlı beslenmenin fayda ettiği diğer hastalıklar içerisinde epilepsi gibi nöbete sebep olan hastalıklar bulunur. Bu hastalıklar ile ilgili yapılan çalışmalarda tedavilerinin yanı sıra düşük karbonhidratlı beslenen kişilerin %70’inde nöbet sayıları düşerken, %16’sında nöbetler tamamen kesilmiştir.
İnsülin Direnci ve Tip 2 Diyabet Tedavisine Yardımcıdır
İnsülin direnci, vücuda gereğinden fazla karbonhidrat girmesi sebebiyle oluşan bir durumdur. İnsülin direncinin açıklaması ise şekerin hücre içerisine girememesidir. İnsülin direncinin uzun süre devam etmesi durumunda ise Tip-2 diyabetle sonuçlanmaktadır.
Tip 2 diyabetin oluşmasına neden olan hücre duvarındaki reseptörlerin insülini tanımlayamaması ve bu sebeple de glukozu hücre içerisine alamamasıdır. Bu noktadan sonra ise vücutta daha fazla insülin üretilmeye ve kan şekeri seviyeleri artmaya başlayarak Tip 2 diyabetin oluşmasına neden olmaktadır.
Şu anda dünyada 300 milyondan fazla insanda bulunan hastalığın tedavisi ise vücuda şeker dışında kullanabileceği enerji kaynaklarını sağlamaktan geçer.
Yapılan çalışmalarda düşük karbonhidratlı beslenme tarzına geçen Tip-2 diyabet hastalarının 4 ay sonra kan şekeri dengeleyici ilaçlarını bıraktığı görülmüştür.
Kilo Vermek İsteyenlerin En Büyük Yardımcısı
Sürekli olarak karbonhidrat tüketen insanlarda yemekten hemen sonra şeker hücrelerin üzerine aniden hücrelerin içerisine çekilmesine sebep olur. Bunun hemen ardında da insanlar acıkır. Bu kısır döngü sürekli olarak devam eder ve kilo alma söz konusu olur.
Yağ ağırlıklı beslenmek ise enerjiye dönüştürme süresinin uzun olması sebebiyle insanların daha yavaş bir şekilde acıkmalarını sağlamaktadır.
Düşük karbonhidratlı diyetler hakkında yapılan bilimsel çalışmalar düşük yağ tüketimli diyetlere göre daha hızlı bir şekilde kilo vermeyi sağladığını göstermektedir.
Kalp ve Damar Hastalıkları Riskini Azaltır
Kalp damar sağlığını korumak için önemli olan 2 etmen bulunur. Bunlar tansiyon ve kolesterol değerleri olmaktadır. Düşük karbonhidratlı beslenme ile birlikte artan yağ tüketimi iyi kolesterolün artmasını sağlarken, kötü kolesterol üzerinde ise olumsuz etki yapmaktadır. Bu sayede damarların tıkanmasının önüne geçilmiş oluyor.
Yüksek tansiyonun düşürülmesi için en çok uygulanan yöntem yine düşük karbonhidratlı beslenmedir. Bunların yanında bel kalınlığını da azaltması kalp sağlığını desteklemektedir.
Diğer Etkileri
Düşük karbonhidrat beslenmenin sağladığı yararlar bunlarla sınırlı kalmamaktadır. Bu beslenme tarzını benimseyen kadınlarda polikistik over sendromu, hormon bozukluğu ve akne gibi problemlerin çözüldüğü gözlemlenmiştir.
Nörolojik hastalıkların tedavisine yardımcı olan düşük karbonhidratlı beslenme migren ataklarının azalmasını da sağlamaktadır. Ancak tüm migren türleri için bu geçerli olmamaktadır.
Karbonhidrat açısından fakir beslenme düzenine sahip kişilerin hiperaktivite bozukluğu ve dikkat eksikliğinin üstesinden gelme ihtimali daha yüksek olmaktadır.
Son olarak reflü hastaları da karbonhidratı düşük bir şekilde beslenmeleri hastalıkları ile mücadelelerinde destek olmaktadır. Bunun en büyük sebebi ise bu diyeti uygulayan kişilerin daha az miktarlarda işlenmiş gıda tüketmesidir.
Düşük karbonhidratlı Beslenmeyi Nasıl Uygulamalısınız?
Düşük karbonhidratlı beslenmeye karar verdiyseniz bunu nasıl uygulamanız gerektiği ile ilgili ayrıntılı bilgilere aşağıdan ulaşabilirsiniz.
- İşe günlük kalori ihtiyacınızı tespit ederek başlamanız gerekir. Bunun için kullanabileceğiniz birçok hesaplama aracına internetten ulaşabilirsiniz.
- İkinci aşamada ise günlük alacağınız karbonhidrat değerini belirlemeniz gerekir. Bu değerin 50 ile 100 gram arasında değişen bir değer olması gerekir.
- Bir sonraki adım tüketmek istediğiniz protein miktarını belirlemeniz gerekiyor. Eğer spor yapan bir erkekseniz kilogram başına 18 gram; kadınsanız da kilogram başına 1,6 gram protein tüketmeniz gerekmektedir.
- Belirlediğiniz karbonhidrat ve protein değerlerini toplamanız gerekir. Elde edilen değeri 4 ile çarpın. Buradan çıkan sonuç karbonhidrat ve proteinden gelecek olan kaloriyi belirtmektedir.
- İlk başta belirlenen günlük kalori ihtiyacından alacağınız karbonhidrat ve protein kalorilerini çıkarmanız gerekmektedir.
- Bu çıkarma işleminden kalan değer ise günlük almanız gereken yağ kalori miktarını göstermektedir.
- Yağ kalori değerinin 9’a bölünmesi ise kaç gram yağ tüketilmesi gerektiğini gösterir.
Düşük Karbonhidratlı Beslenmede Bilinmesi Gerekenler
Lif Tüketimi
Günlük olarak tüketilmesi gereken karbonhidrat miktarına tüketilen lif miktarının eklenmemesi gerekmektedir. Diyette geçen karbonhidrat sindirilen karbonhidrat değeridir.
Uzak Durulması Gereken Besinler
Düşük karbonhidratlı beslenme şeklinde tüketilmemesi gereken besinlerin başında nişasta ve şeker değerleri bakımından yüksek olan yiyeceklerdir. Bunlara en iyi örnek ise tahıllardır.
Bu beslenme tarzında tüketilmemesi gereken diğer bir besin grubu da diyet ürünleridir. Bu ürünlerde yağı azaltmak için karbonhidrat değerini yükseltmektedirler.
Spor Yapanlar İçin
Bu beslenme tarzı birçok profesyonel sporcu tarafından tercih edilmektedir. Diğer bir yandan bu diyetle birlikte kas aralarındaki karbonhidrat keseleri zamanla boşalacağı için kaslarda hacmen küçülme görülmektedir.
News
